15 Şubat 2015 Pazar

BAYRAM HARÇLIĞI - SERPİL ALTIN URKAN

Filmi izlerken insan ah o eski bayramlar gibi şimdilerde klişe ama alt metninde irdeleyici anlamlar yüklü cümleyi kullanmadan edemiyor maalesef. Serpil Altın Urkan’ın bizzat kendi kaleme aldığı bu hikâyede de Umut’un bayram harçlığı aldığı kısa bayram yolculuğu esnasında bu nostaljiyi yaşıyoruz. Çocuklar için çok önemli bir yeri olan bayramlar ve onların küçük mutluluklarına sebep olan paralar birleşince geleneksel Türk aile yapısının samimi cereyan ettiği ananelerine ilmek atmış Urkan.
Umut, adındaki sihirli manada da gizli olan o umudu bayram harçlıklarıyla pekiştiriyor. Her bir kapı çalındığında Urkan’ın metaforik yansımasından ayrı bir mutluluk kulvarı karşımıza çıkıyor ve bu Umut’u daha da umutlandırıyor.
Hayallerin günümüzde de parayla eşdeğerde olduğu materyal bir krallığın boyunduruğunda yaşıyoruz olmamız bile bayram günleri çocukları sevindirmenin aynı materyalle farklı bir dille metaforlanması ne kadar güzel ve alegorik bir yansıma olmuş aslında.
Paranın miktarı ne kadar fazlalaşırsa hayalin kalitesi de o kadar artıyor nispeten.
Hani eski bir deyiş vardır parayla saadet olmaz diye ne kadar da doğrudur aslında anlamında zira filmin içinde de bu rasyonellik kendini belli ediyor. Kapıcının aniden gelip birikmiş aidat ücretini istemesiyle ailenin çaresizce kullanmak zorunda olduğu Umut’un bayram harçlıkları bir anda uçup gidiyor ve geride Umut’un umutsuzluklarını bırakıyor.
Ancak çocuk dünyası işte maalesef bu umutsuzluk yerini bir anda mutluluğa bırakabiliyor. Sadece onun dünyasına renkli küçük bir başka mutluluk sokabilmek şartıyla..
Aslında ne kadar küçük şeylerden mutlu olunabileceği gerçeğini yönetmenimiz sayın  Urkan burada renkli bir atmosferde tıpkı kendini iyi hisset tarzı bir vitamin takviyesi halinde irdelemiş. Mutluluğun belki de tek resmi o rengi bulabileceğimiz bir fırsat tanımak kendimize.

Profesyonel anlamda ilk kısa filmini kotarmış Serpil Altın Urkan ile samimi bir sohbet gerçekleştirdik. İşte sohbetin ana hatları ve detayları; 

 Serpil Altın Urkan kimdir? Sinema hayatına başlangıç serüveninden bahseder misiniz?

1979’da Eskişehir’de doğdum. 2002’de Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi, Sinema TV Bölümü’nü birincilikle bitirdim Mezuniyetimden sonra  sinema, dizi, TV ve reklam sektöründe yönetmen yardımcılığı ve prodüktörlük yaptım. 2012’de istifa ederek bireysel projeler yapmaya karar verdim. Halen yapımcı ve yönetmen  olarak sinema ve reklam projelerini yürütmeye devam ediyorum. 
Sinema hayatıma başlangıç serüvenim 8 yaşlarında evdeki oyuncak bebeklerimi film kahramanları gibi konuşturduğumda başladı. İlk seyircilerim de ailem ve komşularımızdı. Herkes yaptığım kurgularda hikayenin sonunu görebilmek için bir demlik çay içmeden evimizden gitmezdi. Babam sonunda bana bir kamera aldı ve ben 13 yaşındayken sıralı kurguyla filmler çekiyordum.

Bayram Harçlığı sizin ilk çalışmanız mıdır? Varsa diğer çalışmalarınız ile ilgili bilgi verebilir misiniz?

« Bayram Harçlığı » benim profesyonel olanaklar ile çektiğim ilk kısa filmim. Daha önce okul projesi ve alıştırma olarak çektiğim kısa filmlerim ve belgesellerim var.  Bunlardan bazıları Benim Sinemalarım, Bozuk Kanal, Ben Giderim Adım Kalır, Geleceğe Yolculuk, Soygun ve Asansör’dür.

Bayram Harçlığı’nın çıkış noktası ve gelişme devresi hakkında konuşalım. Nasıl oldu ? Hareket noktasından itibaren projenin süreci hakkında neler söylemek istersiniz ?

« Bayram Harçlığı »  Slovakya’da 6 ay kaldığım dönemde başka kültürlerden insanların ülkemizi ve detayları merak etmesiyle ortaya çıkmış bir proje oldu. Kültürümüzü yansıtacak bir öyküyü bir çocuk kahraman üzerinden aktarmak istedim  ve hepimizin çocukluğunda  bir kez olsun mutlaka yaşamış olduğu bayram harçlığı hikayesini anlatmak istedim.  Yeniden sinema alanında birşeyler yapabilmek için iyi bir başlangıç filmi olacağını düşündüm ayrıca bir çocuk oyuncuyla çalışabilmenin zorluklarını da pratik etme imkanı yaratacağı için  kişisel deneyimlerim adına da kazanç sağlayacaktı.  Oluşturduğum projeyi öneri aşamasında başka insanlara kabul  etme şansım olup olmadığı görmek ve parasal fon yaratabilme adına Kültür Bakanlığı’nın yılda bir kez kabul ettiği « Kısa Film Yapım Desteği’ne » başvurdum ve senaryom pekçok proje arasından ilk 30’a girerek 12.500 TL ‘yi (2013’ün en yüksek desteğini) almaya hak kazandı. Bu da işi daha iyi yapabilmek için beni motive etti.

Bayram Harçlığı şimdiye dek pek çok ulusal ve uluslararası festival bünyesince de gösterim hakkı kazandı. Bu süreçte yaşadığınız veya eklemek istediğiniz neler olabilir?

« Bayram Harçlığı »  konusu itibariyle özellikle yurtdışı festivallerde gösterilmesini hayal ettiğim bir projeydi. Başka bir amacım da olabildiğince çok seyirciye ulaşabilmekti. Çocuk Hakları Film Festivali’nde ortalama 5000 çocuk izleyiciye ulaşmış olması ve toplamda 11 festivalde 10000’e yakın kişiyle buluşmuş olması benim bu proje için hedeflediğim değerlere ulaşmamı sağladı.

Serpil Altın Urkan sinemasının dinamiklerinden bahseder misiniz ? Mesela nelerden etkilenir? Nasıl bir dili vardır? Hangi ekolün alt katmanıdır? İşte bu Serpil hanımın filmidir diyebileceğimiz salt ve kült etmenleriniz var mıdır? Varsa nelerdir?

Benim sinema bakışımda hikayelerimin içinde « Mutluluk » kavramına mutlaka atıfta bulunulmasına özen gösteriyorum. Hepimizin hayatımız içinde cevap veremediği soruları vardır. Bu sebeple ben de kendi dünyamda görsel bir dille « Mutluluk » sorusuna cevap bulmaya çalışıyorum.  Başka bir odak noktam da kapılar. Kapılar ve sürpriz insanlar. Kapalıyken ardında ne olduğunu bilmediğimiz ama gidişatımızı değiştirecek kapılar. Kapıyı metafor olarak kullanmak beni huzurlu kılıyor. Kapalı mekânlar da sıkışıklık duygusunu yansıttığı için yine ilgimi çeken bir başka etmen. Yalnızlık halimize bir dönüş. Sıkışıklığımızın insanlık adına bir yansıması.

Sinemadaki pek çok akımın örneklerini izliyor, takip ediyor ve analiz etmeye çalışıyorum. Tekil olarak odaklanıp bundan çok etkileniyorum ve ben bu yolda yürüyeceğim dediğim herhangi bir ekol ya da akım yok. Benim birincil önceliğim her filmimde bir öncekinden bana göre daha iyi, bir sonrakinden daha alt seviyelerde film üretmek ve çıtayı hep yukarı doğru taşımak. Çünkü bana göre ilk filminizde 200 tane ödül toplarsanız herkes 2. filminizi merakla bekleyecek ve siz en iyisini yapma adına çabalayacak başarısız olursanız sanatçı krizine gireceksiniz. Bu sebeple alttan yukarı kendini taşıyabilmenin her anlamda sanatçıyı özgür kıldığına inanıyorum. Sinema üretiminde özgürlük yanında özgünlüğü getirir düşüncesindeyim.


Bayram Harçlığı kaç günde tamamlandı? Bu süreçte filmin oyuncu seçiminden kurgu boyutuna kadar olan heyecanlı çekim aşamasından biraz bahseder misiniz?

« Bayram Harçlığı » hazırlık süreci de dahil 3 ay  kadar bir sürede tamamlandı. Özellikle baş kahramanım 7 yaşında bir erkek çocuk olduğu için  çocuk oyuncu konusunda seçici davranmak istedim, bu sebeple de ön araştırmam sırasında bulduğum çocuklarla audition yaptım. Diğer kalabalık oyuncu kadrom için de dostlarımın tavsiyeleriyle ilerledim. Rüzgar Casting’in sevgili yönetici Ezgi Adoeye bu konuda bana çok destek oldu. Ekibimiz küçüktü ama herkes birbiriyle çok iyi anlaşıyordu. Güzel, keyifli bir çekim yaşadık. 

En çok sevdiğiniz ve unutamadığınız keza sinema dilinizin ortaya çıkmasında az yada çok etkisi olduğunu düşündüğünüz yapıtlar nelerdir?

Benim olmazsa olmazım Jean Pierre Jeunet’in AMELIE filmidir. Filmin özgün senaryosu ve yaratılan karakterin başarısı, renkleri, müziği, kurgusu, ses tasarımı, sanat yönetimi, görüntü dili, dinamiği beni oldukça etkilemiştir.  Hayata dair söylemek istediği mesaj da oldukça basit ama çok iyi anlatılmıştır. Aslında mutlu olabilmek için binlerce sebep varken biz neden hep mutsuzluğu seçeriz ki ?

Kısa film mi uzun fim mi ? Neden?

Bence her ikisi de. Ben hikayelerin sinemada kendi sürelerinde anlatım dili olduğuna inanıyorum. Bazı öyküleri kısa anlattığınızda tadı farklıdır, bazılarını da uzun. Bu  sebeple aslında kısa film mi çekeceksiniz, uzun mu hikayeniz karar veriyor. Ben uzun metraj tabi ki çekmek istiyorum ama kısa film projelerim de paralelinde olsun hayal ederek.

Türkiye’de yapılan kısa filmciliğin ve sektörün durumunu ve gidişatını yeni bir yönetmen olarak ve işin içinde biri olarak nasıl değerlendiriyorsunuz ?

Türkiye’de kısa filmcilik her işte olduğu gibi hem iyi hem de kötü yapılıyor. Örneğin « festival filmi » üretelim düşüncesinde arkadaşlara rastlıyorum. Festivallerde ödül alarak sesini duyurmak, gidecekleri yolu kısaltmak derdinde olduklarını görüyorum. Aslında yönetmen için bana göre her şeyden önemlisi BİR FİLM YAPMAK! İçine sinen, hayatta gördüğün değerleri yansıtan, özgün, iyi niyetli bir bakışla en başta FİLM YAPMAK derdinde olunmalı diye düşünüyorum. « Festival filmi » üretmek isteyen arkadaşlar maalesef festivallerde popüler konular olarak değerlendirilen bazı konuları önemseyerek ön plana çıkmak istiyorlar. Özellikle etnik gruplarla ilgili yapılan filmlerin Avrupa Kısa Film Festivallerinde de revaçta olması, bu alanda tek düze filmler üretilmesine sebep oluyor düşüncesindeyim. Kısa filmlerde komedi türüne rastlanmıyor olması da belki bu sebepten.

Bir de kısa filmcilerin festival sorunu var. Belli başlı büyük kısa film festivalleri dışında filmin yaratıcısını neredeyse « kendi paranı ödeyerek gelirsen festivalimize katıl » diyen festival organizasyonları var. Elemeyi gerçekleştiren Ön jüri pek çok festivalde önceden deklare edilmiyor. 

Yeni projelerinizden bahseder misiniz ?

« Sokaktan Korkan Filmler « diye yarattığım bir konsept projem var. Aslında bir üçleme. Kadınlar üzerinden mutluluk kavramını tartıştığım evden çıkamayan 3 kadının hikayesi. Birbirinden bağımsız ama  tek mekan olgusuyla birleşen kadınların hikayesi. Devamında da senaryosunu bitirmek üzere olduğum bir uzun metraj projem var : « PARÇA » Bu projemde aynı konsept üzerinden ilerliyor. Kendimi sadece senarist ve yönetmenlikte değil aynı zamanda yapımcılık konusunda da geliştirmeye çalışıyorum. İyi bir yönetmenin yapım konusunda deneyimi olmasının üreteceği projeye çok katkısı olacağını düşünüyorum. Bu sebeple Korhan Uğur’un gerçekleştireceği 3. uzun metraj filminin yapımcılığını da üstleniyorum.

Sayın Urkan'a yeni projelerinde başarılar ve A Cup Cinema adına böyle güzel bir röportajı gerçekleştirdiğimiz için teşekkür ederim.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder