Röportaj



SEMER

Semer, sevgili Ferit Karol'un ikinci kısa film çalışması ve bu çalışmasında tıpkı ilki gibi toplumsal yozlaşmanın ağırlığı altında ezilen bireyleri anlatıyor. Türk sinemasının da son dönem filmleri arasında genel bir tema olan bireyde kimlik bunalımı, Karol'un yapıtında da görülüyor. 
Karakterinde izleniyormuş merakı veren aktüel çekimin, tıpkı Dardenne kardeşlerin 'Rosetta'  ya da Erdem Tepegöz'ün 'Zerre' filmlerinde de rastladığımız o naif rotasyon 'Semer'de Orhan karakteri üzerinde de görülüyor keza Orhan hem ailevi bir yükümlülüğün altında babalığın ve koca olmanın getirdiği ağır bir yükü yüklenirken diğer yandan borçlarını kapatabilmek için giriştiği o bitmek bilmeyen hayatın zor sınavını verme mücadelesinde yitip giden bir karakter olarak karşımıza çıkıyor.

Araba parkında fade in yapan film, başroldeki Orhan karakterinin o yapısal çizgiyi bozmadan ilerlediği sinerjiyi yavaş yavaş ayrıştıran, dinamikleri arkasında biriktirmeyip neyi varsa söyleyip geçen, gerçekçi sinema örneklerinin başarılı kotarılmış tarzlarından biriyle karşı karşıyayız. Durağan metabolizmasının aksine, hareketli kameranın nimetlerinden yararlanmış olan Karol, diyalog tercihlerini özellikle ev içi sahnesinde daha kısıtlı tutmuş olsa, filmin seyri daha farklı boyutta olabilirdi ancak karakterin rasyonel bütünlüğü filmin artılarından. Tek başına taşıdığı rolü ile tıpkı filmin adı olan 'Semer' gibi üstüne alıp, toplumun içinde var olmaya çalışan güçlü bir birey, bir insan,bir baba ve hatta bir koca olma sorunu üzerine gitmiştir bu filminde Karol.

Ferit Karol ile 'Semer' üzerine yaptığımız samimi röportajdan geriye bakın neler kalmış;

Bu filminizde altını çizdiğiniz birey ile ilgili hangi mesel üzerinde durmaya çalıştınız?

-Bu filmi çekerken asıl derdim sizin de fark ettiğiniz gibi yozlaşmış toplumun bireye dayattıkları. Bu, bir dayatma  şeklinde de olabiliyor uzaktan etki de edebiliyor açıkçası. Toplumun içinde yaşayan bireyi mercek altına almak benim derdim.

Filmi genelde tek plan halinde çektiğiniz görülüyor, bu konuda genelde tek çekim planları tercih ettiğinizi söylemek doğru olur mu?

-Aktüel ve plan sekans çekimleri tercih etmemin nedeni seyirciyi Orhan'a şahit etmek. Bir bakıma üçüncü göz oluşturarak gerçekçiliği yakalamak. O yüzden iki yer hariç bütün sahneleri tek plan olarak çekmeyi tercih ettim.

Bu filmde amatör oyuncularla mı çalıştınız yoksa sinema tiyatro kökenli olanlar mı ağırlıktaydı?

-Başrol erkek karakter (Mesut Coşkun), eşi rolündeki kadın oyuncu (Kader Karadeniz), çocuk oyuncu (Efeberk Kıraçoğlu), kahve sahnesindeki Serkan karakteri (Serkan Fakılı), ve anketör şefini (Murat Çelik) canlandıran oyuncularımız, oyunculuk eğitimi almış, popüler olmasa da sinema, tiyatro, televizyon alanlarında çalışmalarını sürdürüyorlar. Sadece araba pazarı sahnesindeki müşteri karakterini babam, yaşlı anne rolünü ise anneannem canlandırdı.

Oyunculuk deneyimleri olmamalarına karşın, filmde duruşları ve sade oyunculukları gayet güzeldi.

-Teşekkür ederim bana her zaman destek olurlar.

Film, ne kadar bir süre zarfında tamamlandı ve takribi maliyeti ne oldu?

-Filmi sabahtan akşama olacak şekilde tam üç günde tamamladık. Bu üç gün için ortalama 2,5-3.000 TL civarında bir harcama yaptık.

Film'in içeriği  hangi yan unsurları da içinde barındırıyor?

-İnsan olarak bireyin toplumda tutunması konusu beraberinde, sorumluluk ve vicdan konularına da eğiliyor.


Kendinize feyiz aldığınız yönetmenler ve sizi etkileyen filmler nelerdir? Ve bu filminizde onların izlerini görmek mümkün müdür?

-Örnek aldığım yönetmenleri kendi içlerinde kategorilere ayırıyorum. Örneğin en çok Haneke ve Dardenne'lerin toplumun içinde didinen bireyle ilgili sinemasını, Nuri Bilge Ceylan ve Zeki Demirkubuz'un ise insanın kendi dünyasını irdeleme ve yansıtmasını, küçük insani nüansları ele alış biçimlerini takip edip, bunlar üzerinde çalışarak kendi sinema dilimi yaratmaya çalışıyorum.

Beni Türk sinemasında en çok etkileyen filmler 'Uzak' ve 'Yeraltı' .

Semer filminin konusunu herhangi filmden etkilenerek çekmedim sadece çevremde filmden bağımsız olan bir durum ile ilgili aklıma gelen bir düşünce üzerine çektim.'Böyle olsa nasıl olurdu ' diye düşündüm ve  empati yapmak istedim.

Bende sayın Ferit Karol'a bu güzel söyleşi ve ayırdığı zaman için teşekkür ediyor ileriki çalışmalarında başarılar diliyorum.


HAKAN ÜNAL

A Cup of Cinema










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder