20 Şubat 2015 Cuma

ADEM BAŞARAN (ORHAN İNCE)

 Adem Başaran aslında bir başarı hikayesi özünde. Mesut Başaran’ın nice zorluklarla başardığı ekmek parası ve başaramadığı ve sürekli askıda asılı okul elbisesi gibi hep bir yerlerde bırakılmış bir amaç birbirine ters köşe Mesut’un hayatını oluşturmaktadır.
Babanın ölümüyle göç etmek zorunda kalan aile tek göz bir odada bir ev bulur ve bütün çocuklar ve anne aynı odada yatıp kalkarlar. Yakın akrabalarının yardımlarıyla ayakta kalabilen aile, okula giden Mesut’un omuzlarına kendisinden büyük bir yükü bir anda koyuverir ve Mesut bu ani değişikliğin şaşkınlığıyla okulu ve dersleri aksatmaya başlar haliyle. Geceleri en küçük kardeşinin ağlamalarıyla bölük pörçük olan uykusu ve sabahın ayazında kalkarak işe ve oradan da okula gitmesi Mesut için sonunda ikisi arasında seçim yapmaya kadar gider. Ödevlerini yapamamaya ve hatta okula bile gidememeye başlayan Mesut, kararını işte çalışmaktan yana kullanır.
Yönetmenin bizzat yaşadığı gerçek bir olaydan alıntılama senaryolaştırdığı bu hikâye Anadolu’da 90’lı yıllarda sıkça karşılaşılan kürt halkın batıya göçüyle orada adını bile bilmedikleri bir kültürle kaynaşmalarının verdiği mücadeleye eğilmektedir.
Ayakta kalabilme savaşının ve hayatın getirdiklerinin muamma dolu sonuçları küçücük bir insanın büyük rollere soyunması kadar gerçekçidir. Ataerkil toplum yapımızda süregelen bir erkek varlığı özellikle gelenekçi kesimlerde derin bir şekilde etkisini gösterir. Keza sırf bu yüzden okuyamayan ve hayata atılmak zorunda kalan binlerce Mesut Başaran örneği bulunmaktadır.
Orhan İnce’nin samimi ve erdemli anlatımı ile muazzamlaşan bu toplumsal gerçeklik masalı, öyle seviyeli duruşu ve dudak ısırtan oyunculuklarıyla beraber geçen yılın en iyi ve en sinematografik yapıtlarından biri olmayı hak ediyor.

Yönetmeni Orhan İnce ile sinema ve Adem Başaran üzerine konuştuk,


Orhan İnce ve onun sinemaya geçiş macerasından bahseder misiniz?

Diyarbakır doğumluyum. Liseye kadar Diyarbakır'da okudum. Liseden sonra üniversiteyi kazanınca Ankara'ya yerleştim 2. Sınıfta okulu bırakıp tekrar Diyarbakır'a gittim. Evde Sınava hazırlandım fakat olmadı. Sonraki sene okul hayatımı noktalayıp bir yıl kadar şoförlük yaptım. Sonu yok dedim bu işin, bir taraftan da sinema bölümü okumak için tekrar sınava hazırlandım. Bu sefer Marmara Üniversitesi sinema televizyon bölümünü kazandım. Şu an aynı bölümde yüksek lisans yapıyorum

Bir yönetmen olarak Orhan İnce’yi nasıl tarif edersiniz?

En zor soru (gülerek) Babam derdi ki ne iş yaparsan yap en iyisini yapmaya çalış. Ben de film çekiyorum ve o filmin iyi olabilmesi için elimden gelen her şeyi yapıyorum hatta bu konuda bütün sınırları sonuna kadar zorluyorum. Bu yüzden biraz inatçı da sayılırım.


Adem Başaran nasıl ortaya çıktı?

90'lı yıllarda köyleri yakılan, boşaltılan ve zorunlu göçe maruz kalan milyonlarca kürt, hizmet sektöründe geri plan işlerde, hiç bilmedikleri yerlerde yaşamaya ve hiç anlamadıkları işlerde çalışmak zorunda bırakıldılar. Benimde yakın akrabalarımın hepsi o dönem inşaat sektöründe çalıştılar ve halen çalışmaya devam ediyorlar. "Adem Başaran" ise o ailelerden sadece bir tanesinin öyküsü ve bir çocuğun değişen yaşam koşulları karşısında alabora olan hayatını konu alıyor.


Adem Başaran’ın çekimleri nerede ve ne kadar süre zarfında çekildi?

Ekim 2013'te çekimlere başladık.7 çekim günü Toplamda 11 gün sürdü. Filmi Kocaeli Gebze, istanbul Gazi Mahallesi ve Diyarbakır'ın Kulp ilçesi, Ağaçlı köyünde çektik. Zorlu bir çekim ve Uzun bir post süreci oldu.


Adem Başaran’ın başarısı epey bir kitleye kendinden söz ettirdi. Yönetmeni olarak sizin bu konudaki görüşlerinizi duygu ve düşüncelerinizi almak isterim.

Benim için en büyük başarısı bir önceki filmime göre ne yaptığımdır, tek kriterim budur. Sonuçta festivallerin durumu ve yapılan diğer filmlerin durumu bu sonucu da değiştirebilecektir. Filmin festivallerde ilgiyle karşılanması tabi ki mutlu ediyor ve bir sonraki film için işimi daha iyi yapmam gerektiğini öğretiyor ve biraz da korkutuyor açıkçası. Tabi bu başarıda en önemli faktör çalıştığım arkadaşların canı gönülden destekleri ve çabaları. Onlar olmadan bu filmin bu şekilde ortaya çıkması imkânsızdı. Bana inanıp desteklerini sundukları için hepsine teşekkür ediyorum.


Orhan İnce’nin sinemasal çizgisi nedir?

Ben sessiz sakin yaşamayı seven bir adamım. Filmlerim de öyle olsun isterim. Bağıran çağıran filmler değil sakin bir şekilde derdini anlatıp ayakta durabilecek filmler çekip ve sinema dilini bu temeller üzerine kurmak isterim.

En çok sevdiğiniz ve unutamadığınız keza sinema dilinizin ortaya çıkmasında az yada çok etkisi olduğunu düşündüğünüz yapıtlar nelerdir?

Çok film vardır etkilendiğim ama böyle ilk aklıma gelen film olarak ‘’ Umut’’ filmini diyebilirim.

İleride size uzun metrajda da görecek miyiz? Bir sonraki proje ya da projelerinizden bahseder misiniz?

Şu an iki uzun metraj senaryo üzerine çalışıyorum. Muhtemelen biri için son kararı verip ilk uzun metraj filmimi çekeceğim. ‘’Adem Başaran’’ benim için şu anda son kısa filmimdi. Sonra yine güzel kısa bir film olabilecek bir fikir gelirse tabi ki de sonradan kısa çekebilirim.

Türkiye'de yapılan kısa filmciliğin ve sektörün durumunu ve gidişatını yeni bir yönetmen olarak ve işin içinde biri olarak nasıl değerlendiriyorsunuz ?

Kısa filmlerin birçok problemi var. Kısa filmin gösterim olanakları çok az, festivaller dışında bir yerde gösterebilme imkânı yok. Herhangi bir telifi yok. Hakları yok. Bir televizyon kanalında gösterildiğinde ona telif verecekleri yerde neredeyse filmimizi gösteriyorlar diye onlara para vermemiz gerekecek. Kısa filmlerin daha çok desteklenmesi gerekmektedir, teknik olarak daha iyi filmler yapabilmenin önkoşulu verilen desteklerin artırılması.


Bütün bunların dışında söylemek veya eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Hep beraber güzel filmler izlemek dileğiyle…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder