
Kaurismaki'nin gedikli oyuncusu ve benimde oldukça başarılı bulduğum Kati Outinen'in başarılı performansı ile çıtasını en üst noktalara getiren saf sinema örneği Kibritçi Kız, mütemadiyen naif bir anlatımıyla seyreden ve bir anda masumiyetin bozulduğu ve kırıldığı bir noktaya bizi çekiveren olağanüstü bir serzeniş sunan bir yapım.
Fabrika kızı Iris yanlarında yaşadığı, aralarında nesnel alışverişin dışında hiçbir şeyin olmadığı yapay bir aile, tek başına uzandığı sessiz,soğuk ve dingin yatağı ve onu paylaştığı sessizliği.
Giriş sekansıyla derin bir makine sesini nöbetleşe ve peş peşe araya girdiği ahengi, önce izleyiciye kibritin imalatını gerçekçi ve saf şekilde sunar. Ardından o kibritlere dokunan beyaz ve soluk tenli bir kadın görünür. İş kıyafetlerini çıkarıp bizi o donuk yaşamının merkezi olan eve götürür. Evde konuşmadan çok duyduğumuz güncel olayları görselden veren eski bir televizyon, akabinde sesten veren kocaman bir radyo. Ev diye adlandırdığımız sosyal komünün, gizli mecrası bu ev, Iris'in kendi kokusunu aradığı bir köpek klubesi kıvamında olsa da içinin üşüdüğü ve buna dayanamadığı dikenli tellerle örülü sosyal bir hapishanedir. Bu bağlamda Aki, karakterini çamurun içinde göstermiş, sonrada orada çırpınan bir domuz gibi kendi pisliğinde barınmasına salık vermiştir.
Iris, bir gün iş çıkışı aldığı maaşı, bir konfeksiyonda gördüğü kırmızı bir kıyafete gözü takılıp ona harcar. Öyle ki bu yaptığı yaşadığı evdekiler tarafından uygun karşılanmaz ve dayak yer. Dışlanır ve elbiseyi geri götürmesi istenir. Elbetteki en ağırı, 'fahişe'sıfatının suratına vurulmasıdır.
Iris, kıyafeti giyer, bir barda bir erkekle göz göze gelir, onun evine gider, onunla yatar ve erkek ona evden çıkarken para bırakır. Iris ilk defa fahişe olduğunun farkına da varır. Bir elbisenin güzelliği ile Iris'in hep umut ettiği mutluluğa ortak bağlamda eşlik edememesi Iris'in duygularında hayal kırıklıkları ve kırılmalar yaşamasına neden olur. Ancak hamile olduğunu anladığında hazırladığı mektubu kendi elleriyle sevdiği adama vermesi ile başlayan kabus, ölümüne neden olduğu hiç tanımadığı bebeğine yaptığı katil uygulamasını babasına da yapma kararı almasıyla devam eder. Iris'in erkek egemenliğindeki toplumun içinde küçük mutluluklarla yaşama hayali kuran, tıpkı her bir kibrit çöpü alev aldığında sadece hayalini kibrit yandığı sürece sürdüren zavallı ve üşümüş bir genç kızın hayali gibi masalsı ve sadece masallarda var olabilen kalıcı mutlulukları kıskandığı noktada alevin söndüğü o sahte dünyanın şeytanlarından aldığı intikamı oldukça sert ve soğukkanlı şekilde veriyor.
Aki,saf insanın duygularını masaldaki temadan besleyerek, çürümüş toplum yapısına yedirmiş ve ortaya çıkan sonuç da harika olmuş zira karakteri kamufle etmeden bu korkunçlukla büyüten Aki, bu yozlaşmanın içine saf bir katil yaratmış ve intikamını da sert bir dokunuşla aldırtmıştır karakterine. Masumiyetin yıkılışına dair ele alınmış en iyi yapıtlardan biri olma özelliğine sahip Kibritçi Kız, Kati'nin o saf Kibritçi Kız kimyasında verdiği masumiyeti akabinde çirkinleşen normların bünyesinde değişmek zorunda kalan bir canavara dönüşünü lezzetli bir saflıkta veriyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder