6 Aralık 2014 Cumartesi

BLACK COAL THIN ICE - YI'NAN DIAO


Çin'li yönetmen Yi'nan Diao'dan gelen bu yılın ilk büyük festivali olan Berlin Film Festivalinde altın ayıyı evine götüren film Kara kömür ince buz ( Black Coal Thin Ice) olmuştu.

Hem filmin Berlin de altın ayı alacak kadar ışıltısının olmamasından hem de filmin katılımcılar arasındaki en stilistik kara film olma özelliği taşımasından dolayı eleştirmenleri ikiye bölmüştü. Bir grup izleyici filmi yere göğe sığdıramazken diğer bir grup belirli düzeyde filmi ayakları üzerinde duran bir yapıt olarak saydı ancak en büyük ödülün ona gitmesini azıcık haksızlık olarak gördüler.

Kara kömür ince buz, gerçekten de neo-noir tarzının inceliklerini içinde barındıran oldukça saf ve melankolik bir anlatıma sahip. Özellikle başrol oyuncusunun hakkını verdiği kadınlarla çok uzun süreli ilişkilerde sendeleyen ve üzüntüsünü şişenin dibinde arayan arabesk bir dedektif  rolü gerçekten de övgüye değer bir oyunculuktu. Keza aşık olduğu sevgilisi olan o kasvetli çamaşırhanede çalışan sessiz ve bilmece gibi varlığıyla her an bir şeyler olabileceği sinyalini veren Gwei Lun Mei'nin de tek başına döktürdüğü o şiirsel ve izole karakteri de filmden kalma farklı lezzetleri barındırıyordu.

Gerilim unsurlarını çok iyi köşelere yerleştirmiş olan yönetmen Diao, filmde Hitchcockvari devinimsel hareketlere yer verirken Kitano'nun trajik komik karakter statülerini de kullanmış. Uzak doğu sinemasında yer yer işlenen kalabalık insanın yalnızlığını tematik anlamada rahatlatan esprili bir anlatım segmenti denemesi bu film dede kendini gösteriyor.

İşinde ve kadınlarla olan ilişkilerinde pek başarılı olmayan bir dedektifin hem işine hem de yeni bir aşka daha güçlü bağlarla eski hataları yapmadan başlayabileceği bir yeniden başlangıç hikayesi onu, derin bir cinayet davasının içine sürüklerken kendini kaptırdığı aşka yelken açtığı gizemli kadının asıl anahtar kelimeyi barındırdığını öğrendiğinde her şeyin bittiğine tanık olduğu ve yeniden başladığı yere döndüğü bir kara film örneği Kara kömür ince buz.

Film gerçekten de yiğidi öldür hakkını yeme filmlerinden ancak bende sinemasal kalitesi veya stilistik farklılığı ne kadar güzel olursa olsun altın ayı ödülünü alabilecek tarzda olduğuna inanmıyorum. Bir kere film olması gerektiği kadar sağlam ve ayakları üzerinde duran bir neo-noir örneği olabilir ama kötünün iyisi şeklinde verilmiş bir ödül olma olasılığı anlamında bana daha çok oturmuş gibi geliyor..Filmi izledikten sonra ağzımda yavan bir tat bırakmış bir lezzeti olan film maalesef oyuncuların güçlü performanslarının da kurtaramadığı sendromlara sahip. Film örgüsü her ne kadar bulmaca patiği şeklinde kafa karıştırma meylinde olsa da ayrık durduğu ve sınırlarını belirlediği noktaları iyi seçmeliydi.

Gereksiz diyalogların varlığı ve sürekli bir koşuşturma filmi bulandırmış. Oysaki bir Sapık örneğinde görülen Hitchcock'un o narin sessizliğe gömdüğü karakterin dehşetli dışa vurumu ve Lynch'in sonuna kadar taşıdığı gizemi film bitse de hala devam ettirdiği gibi bir bütünlük içinde olsaydı, bu yapıt neo-noir ölçütlerini de zorlamış ve bir tık üstte bir hal almış olabilirdi. Ancak ona rağmen gayet iyi ve sezonun izlenebilir enteresan uzak doğu yapıtlarından birisi olarak görüyorum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder