
Nihat (Olgun Şimşek), ailesini kendi sürdüğü bir kamyonda bir anlık dalgınlığıyla kaybeden yaralı bir baba ve eş. Yaşadığı bu büyük sarsıntı onu uzaklara getirerek biraz olsun yaşadığı yerden ve insanlardan soyutlamaya çalışmış. Ancak Nihat, nereye giderse gitsin o acıları da beraberinde getiren, kendi suskunluğuna gömülen suçlu ve günahkar bir insan.
Seher (Nilay Erdönmez), ailesi tarafından kalması için gönderildiği dayısının evinde bizzat onun tecavüzüne uğrayan zavallı bir üniversite öğrencisi. Aylarca karnındaki günahıyla yaşam mücadelesi veren Seher de kendini üniversite ortamından, dayısının evinden uzaklara atmış ve yaşadığı karanlığı unutmaya çalışmış. Öyle ki Seher, para kazanmak uğruna, bir otobüs firmasının bünyesinde hostes olarak çalışmayı göze alan ve köhne bir merdiven arasında hayatın küçücük bir anne adayı için dayanılmaz olduğu mekanlarda çalışmıştır.
İşte tam o sırada hayatın zarı her ikisi içinde aynı gelmiş ve yollarını kesiştirmiştir. Seher, o köhne merdiven arasında hiç kimseden habersiz çığlıklarını ceketiyle kapatarak doğum yapmış ve aynı dakika kanamasını hiçe sayarak aldığı bebeğini dışarıdaki bir ağacın dibine bırakıvermiştir. Henüz hazır olamadığı bebek,annelik,sevgi kavramları onun için öyle yabancı ve iç acıtıcı bir kavramdır ki bebeği bırakırken bile soğukkanlılığını muhafaza eder. O sırada onu gören Nihat, dayanamayıp ne olduğunu anlamak için çıkar ve gördüğü manzara karşısında şaşırır. Hemen o an, Seher'i ve bebeğini sahiplenir. Seher'i gözetleme kulesine yanına götürdükten sonra bebeğini de akabinde Seher'e getirir.
Aslında Nihat, yakın geçmişte acısını yaşadığı ve kaybettiği karısı ile çocuğunun yerine bu kez yine farklı bir acıya ev sahipliği yapan Seher ve minik bebeğini kabul etmiştir. Seher, başta kuleye onunla beraber gelse de sonra oradan kaçma teşebbüsünde bulunur. Nihat'ın onu sahiplenme niyeti Seher için beklenmedik bir durum olup hala kanayan yarasını iyileştirme boyutunda bir anlam ifade etmez. Zaten bebeğini sahiplenemeyen bir kadın başka bir adamı nasıl kabul edebilir düşüncesi Seher'in içinde bulunduğu dipsizliği daha iyi anlatır.
Birbirlerinin hata ve günahlarını sorgulayan Nihat ve Seher aslında aynı tarz insanlardır ve bu şekilde birbirlerini acıtarak bir nevi günah çıkarırlar.
Toplumumuzda da pek çok örneğini gördüğümüz bu tarz olayların, Esmer'in karakter analizi metoduyla gittiği filminde sağlam anlatım tekniği ve tematik olarak merkezcil yakınlığı aracılığıyla daha net görüyoruz.
Gözetleme Kulesi, güven konusunu irdelerken, toplumdaki birey karmaşasının aile,namus, sadakat kavramlarının ne derece farazi olduğunu gösteren akıcı ve güçlü bir yapıt.
Nilay Erdönmez'in masum ama sert görünüşlü oyunculuğu, kulenin etrafındaki doğal cennet, Olgun Şimşek'in küçük bir fare gibi tahtaların arasında kendini labirentine soktuğu dipsiz yalnızlığı akıllarda kalan naif ancak vurucu enstantaneler oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder