12 Kasım 2014 Çarşamba

DAİRE - ATIL İNANÇ


 Daire, Atıl İnanç'a ait vahşi bir hayat oyunu hikayesidir özünde. Hep bir umut yolculuğu vardır insanin ruhunda. Bu umut onu nerelere taşır bilinmez ama su bir gerçektir ki tercihler insani şekillendirir. Koca bir yalan diyor bu hükme Daire. Çünkü toplum ve hayat musluktan akan su gibi saf değil aksine ayrıştırıcı dan geçtikten sonra bile riskli olan bir sudur bu. Tercih edersiniz ancak başarısız olursunuz ve aklınızda diğer tercihi denememiş olmanın merakı kalır. Yani hep bir acaba ile yasar dururuz. Hayat bize sadece bu tercihi sunduysa o vakit bu hayatin muktediri olan tanrı adil midir her insan üstünde sorusunu akla getiriveriyor.
İnsan hayati döngüsel bir prizma gibidir. Güneşin ışıklarını nereden yansıtacağı hiç belli olmaz. Filmdeki bas karakterde de  böyledir. Babasının ani vefatı üzerine kasabaya giden oğul maalesef orada karşılaştığı sistematik tökezlemeler ve bu garip sistemin kölesi durumuna gelmiş insan gruplarıyla tanışır. Felsefe okumasının ilk defa toplum ve hayat için ne kadar anlamsız olduğunu aslında buralarda çarkın daha farklı döndüğünü fark eder. Babasından kalan arazinin satışına elini atsa da bırak alabilmeyi üstüne borçlu bile gözükür. Komşusu olan eski tiyatrocu kadın karakter ise maalesef belediyenin tiyatro çalışmalarına izin vermemesi üzerine issiz kalıp sistemin garip çarkına kendini kaptırmak zorunda kalan zavallı birisi haline gelir. Belediyenin tiyatroyu kapatmasında ki mazeret orayı düğün salonu haline getirip rant pazarını fişekleme olsa da.. Ya sonra, sanatçı bir kadının hasta bir çocuğuna dahi bakamayacak konuma geldiğinde belediyeden rica ettiği iş alimi konusunda tek garantili işin gassal yani ölü yıkayıcısı olduğunu duymak onu hem güldürür hem de ağlatır. Zira farkındalık onu öyle bir dönemece götürür ki kendi kızının cenazesini yıkayacak eğitimli bir gassal olduğunu görmesi kadar acı veren bir farkındalıktır bu. Ya bas karakter? O da düellosuna başladığı hayata karşı boynu kıldan ince bir korkusuzu oynarken boynundaki urganın onu sallarken kah göremediği babasıyla hayati sorguladığı kah da yıllardır konuşmadığı oğluna bu kadar net sokulabildiği bir gerçeklik sunar. İste hayatin dairesel açıları burada yerle yeksan olur zira nereye gitsek bizi yakalayan ağzı leş gibi acımasızlık kokan hayatin bizden çaldığı hatıralar bir gün bizi de çalacaktır der Daire. Nazan Kesal ve Fatih Al'in oyunculuklarına tek kelime söylemek bile hata olur çünkü son derece doğal, naif ve vakarlı bir oyunculuk sergilemişler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder