5 Ocak 2015 Pazartesi

LOCKE - STEVEN KNIGHT




İlk kez 70.Venedik Film Festivalinde dünya prömiyerini yapan İngiliz bağımsız filmi ‘Locke’ 2 milyon dolardan az bir bütçesiyle çok kısıtlı gösterilmiş ancak  Tom Hardy’nin  o lezzetli performansı akılarda kalmıştır. Tabi bu performans ödüllendirilmeden bırakılmamış ve Los Angeles Film Eleştirmenlerinden en iyi aktör ödülünü almıştır.

Yönetmen Steven Knight, daha önce David Cronenberg yönetimindeki’Eastern Promises’ ve Stephen Frears imzalı ‘Dirty Pretty Things’ yapıtlarının senaryolarını yazmıştı. Ardından yönetmenliğe soyunan Knight,ilk olarak 2013 yılında ‘Hummingbird’ isimli Jason Statham’lı bir thriller imza attı akabinde ise teknik be kurgu alanlarında çok daha üst noktalara çıkardığı ‘Locke’ adlı yapıtı ortaya çıkardı.

Konu olarak, Ivan Locke isimli  beton şirketine bağlı çalışan bir ustabaşının ertesi günü Chicago bağlantılı büyük bir mal sevkiyatının geleceğinden haberdar olmasına rağmen aldığı bir telefonla derhal arabaya binip yola çıkmasıyla başlayan gerilimli bir yolculuğun içine sokar bizleri. O yolculuk esnasında gelen aramalarla anlarız gerçek Ivan Locke’un hayatını, işini, geçmişini, hatalarını ve bunları düzeltmek için gösterdiği mücadeleyi.

Ivan Locke, işinde gerçekten hatırı sayılır bir başarıya imza atmış bir ustabaşıdır. Kendi üstleri dahil bir çok makamdaki kişiler Ivan’ın iş prensibini ve bu yöndeki karakterini takdir ederler. Ancak Ivan’da yolunda gitmeyen bir şeyler vardır. Aldığı telefonda kız arkadaşının hamile ve doğum yapmak üzere olduğu haberi gelir önce. Ardından gerçek karısı telefon açar ve akşama mutlaka eve gelmesini zira o çok sevdiği sosislerden kızartacağını ve Ivan’ın tuttuğu takımın üniformasını da ilk defa giyeceğini çünkü akşama büyük bir maç olacağı haberini verir. Ivan’da gelemeyeceğini çok önemli bir işi çıktığını ve bunu daha sonra anlatacağını söyleyerek telefonu kapatır. İş yerinden patronu da arayarak ertesi günkü mal sevkiyatı için her şeyin yolunda olup olmadığını son kez sorar ancak Ivan’ın ertesi gün işe gelmeyeceğini duyunca şok içinde kalır ve sinirlenir. Ivan gerçek durumu hem patronuna hem de karısına uygun bir şekilde anlatır. O yılardır karısından bile sakladığı sır, yıllar önce bir kadınla birlikte olup ondan çocuğunun olduğunu öğrenmesidir. Ancak iş bu kadar basit gibi görünse de Ivan için olay daha çetrefillidir. Kadından çocuğunun olacağını duyar duymaz ilk aklına gelen yıllar önce öz babasının da aynı durumda olduğu gerçeğidir. Babasına hep bu yüzden kin besleyen ve nefret eden Ivan, bu günahı üstünden artık atmak ister ve eline çok güzel bir şans geçmiştir. O doğuma gidecek ve hiç tanımadığı ve sadece bir gece geçirdiği bir kadının kendisinden olma çocuğuna sembolikte de olsa babalık yapacak ve soyadını verecektir. Ancak her şey istediği gibi olmaz. Zira karısı aldatıldığını telefonda Ivan’dan öğrenince artık onu evde istemez ve ilişkiyi bir telefon görüşmesinde noktalar. Diğer taraftan patronu da onu telefonda işten çıkarır.
Ağır bir yükü omuzuna alan ve arabada tabir-i caizse sinir krizi geçiren Ivan, hayatın bir anda kendisinden aldıklarına karşılık bir anda kendisine ne verdiğini şaşkınlıkla görür ve artık onun için hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.

Steven Knight, tek mekânla bir filmi hiç dejenere etmeden veya sömürmeden izleyiciye öyle saf ve gerçekçi vermiş ki, o tek mekânın boğuculuğu adeta yıkılmış gitmiş. 80 dakika bir araba koltuğunda direksiyon çeviren Ivan,  işten kovulmuş, karısından ayrılmış, en sevdiği maçın skoruna dahi sevinemeden oğlundan neticeyi almış, hiç tanımadığı bir kadından gayr-i meşru bir çocuğu olmuş, ölmüş babasıyla kozlarını paylaşmış ancak bütün bunlar belirli bir dramatizasyonda gerçekleşmiş, teatral ve santimantal dışa vurumun tek mekân ve tek vücutta birleşen alevleri git gide büyük bir yangın yerine dönmüştür.

Bir nevi elde var hayat misali Ivan, aslında birçok şeye sahipken bir çok şeyi elinden alınıvermiştir. Elinde tek kalan sürdüğü arabası ve telefondan sesini duyduğu gayr-i meşru bebeğinin ilk çığlıkları olunca, sabaha karşı ilk ışıkları görünen bir şehirde Ivan tamamen yitirdiklerinin ağıtını içine gömmüş ve bundan sonra kazanacaklarının kendine sunulduğu tanrını topraklarında gezinmeye devam edecektir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder